İPKB 2006 yılında
İstanbul’da kurulan depreme karşı daha hazırlıklı olmak amacıyla ilgili
kuruluşlarla iş birliği yapan ihtisas birimidir. İPKB’nin yürüttüğü İSMEP
projesi A, B ve C olmak üzere 3 bileşenden oluşur. A bileşeni; acil durumlarda
çok büyük ihtiyaç haline gelen haberleşme sistemlerinin iyileştirilmesini hedefler.
B bileşeni; en şiddetli depremlerde bile ayakta kalabilecek bina tasarımlarını ve deprem hasarını azaltmada çok önemli bir rolü olan sismik izolatörü konu alır.
Son olarak C bileşeni; halkın
bilgilendirilmesini ve eğitilmesini konu edinir. Diğer illerde henüz böyle bir
kuruluş bulunmasa da İPKB’nin başarısı ulusal ve uluslararası alanda tanınmakla
beraber diğer yerlere çok güzel bir örnek oluşturur.
Her yıl
yaklaşık 700M>7 depremleri ayda birden fazla ve M>8 depremleride yılda bir defa büyük depremin yaşandığı dünyada, kentsel bölgelerde meydana gelen
depremler jeofizik tehlike olarak, hazırlık yapılmayan ülkelerde en yıkıcı doğal afetlerin nedenleri arasında yer almaktadır. Yeri bilinmekte fakatve zamanı tam
olarak tespit edilemediği için de insanların yaşadığı alanlarda bir jeofizik tehlikelidir olarak kayıplara neden olur. Türkiye de ikincil dereceden yüksek deprem kuşağı
üzerinde yer alması nedeniyle tarih boyunca birçok büyük ve sonuçları açısından
sarsıcı depreme tanıklık etmiştir. Bu depremler hem can kaybına hem de büyük
ekonomik hasarlara yol açmıştır.
Türkiye’de deprem riskini azaltmak ve afetlere
hazırlıklı olmak için bir dizi önlem (örn., ) alınmıştır ve alınmaya devam edilmektedir.
Ancak depremlerle mücadelede söz konusu olduğunda her zaman daha fazla çalışma
ve iyileştirme yapılması gerekmektedir. Bu hususta afetlerle müdahale ve acil
durum yönetimi konularında kurumsal yapılar oluşturulmuş ve afetlere yönelik
eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yürütülmüştür. Özellikle
Marmara Bölgesi ve Ege Denizi çevresi, sık sık depremlerin yaşandığı
bölgelerdir. Nüfus yoğunluğundan ötürü deprem etkilerinin çok şiddetli olarak hissedildiği
bölgeler de burasıdır. İşte tam da bu nedenle İstanbul özelinde çalışmalar
gösteren İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) kurulmuştur. Bu çalışmada
İPKB’nin hedeflerinden, bu zamana kadar elde ettiği başarılardan, çalışmalardan
bahsedilmiş olup detaylandırılmıştır. İPKB’ninbinaları depreme daha dayanıklı kılmak için kullandığı sismik
izolatörler bu çalışmada derinleştirilmiştir. Bununla beraber Türkiye’nin
İstanbul dışı diğer illerinde bu tarz özel kuruluşlar olup olmadığı
tartışılmıştır.
2. İSMEP PROJESİ
İPKB 2006 yılında İstanbul Valiliği İl Özel İdaresi bünyesinde çalışmalara başlamış, İstanbul ilinin deprem riskini azaltma çalışmalarını yönetmek amacıyla kurulmuştur. İPKB, İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) çerçevesinde, İstanbul'un potansiyel deprem riskine karşı can ve mal kayıplarını en aza indirmek için özveriyle çalışmaktadır. Amacı gelecekte daha güvenli bir İstanbul için sağlam bir temel oluşturmak ve yaşanabilecek olası depremlere karşı kapsamlı bir hazırlık yapmaktır. Bu vizyon doğrultusunda hareket eden birim bize ve bizden sonraki kuşaklara daha güvenli bir yarın sunmayı hedeflemektedir. Proje kapsamında, deprem riski taşıyan bölgelerde yapısal iyileştirme çalışmaları yapılır, acil durum planları oluşturulur, toplumun deprem konusunda farkındalığı artırılır ve afet sonrası müdahale ve iyileştirme süreçleri planlanır. Bu çalışmalar yapılırken Dünya Bankası, Alman Kalkınma Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası gibi çeşitli yurtdışı fonlarından destek alınır. İSMEP projesinin A, B ve C olmak üzere 3 ana bileşeni bulunur (1,2)..
3.
PROJE FAALİYETLERİ
3.1 A
BİLEŞENİ
A Bileşeni, "Acil
Durum Hazırlık Kapasitesinin Artırılması" başlığı altında, İstanbul'daki
afet yönetimi ile ilgili kurum ve kuruluşların, özellikle depremler gibi acil
durumlara karşı hazırlıklı olmalarını ve müdahale kapasitelerini güçlendirmeyi
amaçlamaktadır. Bu bağlamda AFAD, Kandilli Rasathanesi, Türk Kızılayı gibi
kurum ve kuruluşlarla iş birliği içerisindedir. Bu bileşen afet ve acil durum
haberleşme sistemlerinin kurulması ve geliştirilmesi, acil durum bilgi yönetim
sistemlerinin oluşturulması, İstanbul Valiliği İl Afet ve Acil Durum
Müdürlüğü’nün (İstanbul AFAD) kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi gibi
faaliyetleri içermektedir. Bu şekilde, afet durumunda etkili ve hızlı iletişim
sağlanarak koordinasyonun artırılması, acil durum bilgilerinin doğru ve
zamanında paylaşılması amaçlanmaktadır (1,2).
3.2B BİLEŞENİ
B Bileşeni,
"Öncelikli Kamu Binaları için Sismik Riskin Azaltılması"
çerçevesinde, öncelikli kamu binaları, kültürel ve tarihi miras niteliğindeki
binalar için zarar azaltma faaliyetlerini içermektedir. Bu binaların depreme
karşı güçlendirilmesi ve risklerin azaltılması için gerekli çalışmalar yapılır.
Öncelikle güçlendirme projelerinden etkilenecek kişilere ve gruplara yönelik
bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirilmektedir. Örneğin bir okul
güçlendirilecekse okul yöneticilerinin, MEB yetkililerinin katıldığı farklı
gruplarla bilgilendirme toplantıları düzenlenir.Buna ek olarak güçlendirilecek
okul hakkında bilgilendirme broşürleri hazırlanır ve dağıtılır sonrasında
gerekli işlemler yapılır. Bu çalışma, güçlendirme faaliyetlerinin toplum üzerindeki
etkilerini anlamak ve iyileştirmek için önemli bir adımdır. Böylece,
güçlendirme projelerinin etkili bir şekilde planlanması ve uygulanması
sağlanarak riskleri azaltma sürecinde daha başarılı sonuçlar elde edilmesi
amaçlanmaktadır.
Bu projenin başarılarından ve sonuçlarından bahsedecek olursak İstanbul Valiliği tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, İstanbul'un tüm ilçelerinde toplam 1.570 kamu binasının depreme karşı yeniden yapım ve güçlendirme çalışmaları gerçekleştirilmiştir (Şekil 3.1).
Şekil 3.1: B bileşeni kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler (1).
Ayrıca, İstanbul'da
İSMEP kapsamında 1.336 eğitim kurumu güçlendirilmiştir ve yeniden yapılmıştır.
Bu çalışmalar sonucunda, yaklaşık 5 milyon metrekarelik okul binası depreme
karşı güçlendirilerek, 1,7 milyondan fazla öğrencinin daha güvenli bir ortamda
eğitim alması sağlanmıştır. İstanbul Valiliği'nin projesi 115 hastane,
poliklinik ve sağlık ocağı binasının depreme karşı dayanıklı hale getirilmesini
içermektedir. Bu hastaneler, deprem anında bile kesintisiz hizmet verebilmesi
için özel olarak tasarlanmış sismik izolasyon sistemleriyle donatılmaktadır. Bu
çalışmalar, sağlık sektöründe de depreme karşı güvenli ve dayanıklı bir
altyapının oluşturulmasına katkı sağlamaktadır.
İstanbul Valiliği'nin gerçekleştirdiği bu çalışmalar hem kamu binalarının hem de eğitim ve sağlık kurumlarının deprem riskine karşı güçlendirilmesi ve halkın güvenliğinin sağlanması konusunda önemli bir ilerleme olarak değerlendirilebilir. Bu çalışmalar, diğer illerde de benzer projelerin hayata geçirilmesi ve ülke genelinde depreme karşı dayanıklı bir altyapının oluşturulması için örnek teşkil etmektedir. (1,2).
3.2.1
SİSMİK İZOLASYON
Şekil 3.2.1.1: Sismik izolatör sistemi (3).
Sismik izolasyon,
yapıların deprem sırasında daha iyi performans göstermesini sağlayan etkili bir
yöntemdir. Bu yöntem, deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde kullanılarak
insanların ve yapıların güvenliğini artırır. 1980’lerden günümüze Japonya gibi
deprem bölgelerinde fazlasıyla kullanılmasına karşın can kayıplarının binlerle
ölçüldüğü ülkemizde geniş çapta bir uygulamasına rastlanmamaktadır. Kocaeli
Üniversitesi Umuttepe Kampüsü’nde 2002 yılında yapılmaya başlanan tıp merkezi
Türkiye’de sismik izolatör kullanılarak inşa edilen ilk yapıdır. Binada toplam
256 adet izolatör kullanılmıştır ve bu sayede bina olası bir deprem anında 27cm
sağa ve sola hareket edebilir. Sismik izolasyonun kullanılma şeklini biraz inceleyecek olursak yapı ve temel arasına yerleştirilir. Depremlerin yatay bileşenleri, düşey bileşenlere göre genellikle daha şiddetli olarak algılanır. Bu nedenle de yatayda düşük, düşeyde ise yüksek rijitliğe sahip izolatörler kullanılır. Böylelikle deprem ivmelerinin üst yapıya geçmesi engellenir. Yapının yerden yüksekliği arttıkça titreşim periyotları da artış gösterir. İzolatörler, genellikle elastomerik malzemelerden yapılmıştır ve deprem sırasında yapıdaki hareketi sınırlamak için tasarlanmıştır. Elastomerik malzemeler yapının esnekliğini arttırır ve yapıya esnek hareket kabiliyeti verir. Bu şekilde, yapıya gelen deprem yükleri azaltılır ve yapı daha güvenli hale gelir (Şekil 3.2.1.1) (Şekil 3.2.1.2) (3,4,5,6).
Sismik izolasyon
sistemleri kauçuk esaslı, kayma esaslı, yay tipi sistemler, kılıflı kazık ve
rocking izolasyon sistemi olmak üzere 5 başlık altında toplanır. Günümüzde en
çok kullanılan sistemler kauçuk ve kayma esaslı sismik izolasyon sistemleridir.
Kauçuk esaslı sismik izolasyon sisteminde kauçuklar rulo yapılarak kat kat
yerleştirilir.
Şekil 3.2.1.2: Yapı esnekliğinin artması ile ivme davranışının değişimi (7).
İlk başta ara çelik plakalar kullanılmadan yerleştirildiği için
kauçuğun yatay ve düşey rijitlikleri aynı olduğundan dolayı bina deprem anında
öne ve arkaya yatmıştır. Çelik levhaların devreye sokulmasıyla beraber bu sorun
giderilmiştir. Kayma esaslı sistem en eski ve basit sismik izolasyon
sistemidir. Bu sistemi öneren kişinin bir tıp doktoru olması da şaşırtıcıdır.Temel ile yapı arasına “talk” adı verilen hidratlı doğal magnezyumdan oluşan
bir katman koyulur. Bu katman ikisi arasında oluşabilecek büyük yer
değiştirmelere yol açsa da binadaki ivmeleri azalttığı ortaya konmuştur. Şuan kayıcı
mesnetler için en yaygın olarak kullanılan malzeme paslanmaz çelik ile
kaplanmış doldurulmamış veya doldurulmuş politetrafloroetilendir (PTFE veya
Teflon) (6,8).
3.3 C
BİLEŞENİ
Şekil 3.3
C Bileşeni ise,
"İmar ve Yapı Mevzuatının daha Etkin Uygulanması" hedefine yönelik
olarak, pilot belediyelerde (Bağcılar ve Pendik) ruhsat süreçlerinin iyileştirilmesini
ve teknik kapasitenin artırılmasını hedeflemektedir. Belediye düzeyinde; karar
vericiler, teknik elemanlar ve toplum temsilcileri olmak üzere 3 hedef grubu
için eğitim konuları ve materyalleri hazırlayarak çalışmalara başlandı. Bahsi
geçen pilot belediyelerde test eğitimleri düzenlenerek çalışmaya katılan
kişilerin yorumları dikkate alınarak eğitim materyalleri geliştirildi.
Eğitimlerde katılımcılar birbirleriyle tartışma imkânı sağlandığı için bilgi
üretmeye yönelik bir eğitim sağlanmasıyla beraber kentsel çevre yapılarının ve
kullanımlarının afet riskini artırabilecek faktörler hakkında farkındalık
düzeylerini yükseltme imkânı bulmalarını sağlandı (1,2) (Şekil 3.3).
4.
PROJE BAŞARISI
İSMEP projesinin
başarısı uluslararası alanda da dikkat çekmiş ve Birleşmiş Milletler Okul
Güvenliği Programı'nda "Lider Ülke" olarak seçilmiştir. Bu başarı, İstanbul'un deprem hazırlık çalışmalarında öncü bir rol oynadığını göstermektedir. Bununla beraber Hırvatistan'ın Zagreb şehrinde benzer bir proje uygulanması planlanmıştır. Buradan görüldüğü üzere İSMEP'in başarısı diğer illere ve ülkelere de örnek teşkil etmektedir. Tüm bunlara karşın Türkiye’nin diğer illerinde henüz İPKB gibi özel birimler kurulmamıştır. Ancak il afet ve acil durum birimleri bulunur.
Türkiye'deki il afet ve acil durum birimleri, afet yönetimi ve hazırlık konusunda önemli bir role sahiptir. Bu birimler, ulusal ve uluslararası düzeyde yapılan çalışmalara katılarak, kaynakları etkili bir şekilde kullanmakta ve afetlere karşı koordinasyonu sağlamaktadır. İl afet ve acil durum birimlerinin gelecekteki hedefleri arasında, afetlere karşı müdahale kapasitelerini sürekli olarak güçlendirmek, teknolojik altyapıyı iyileştirmek, halkın afetlere karşı bilinci ve hazırlığı konusunda daha fazla ilerleme kaydetmek ve ulusal ve uluslararası iş birliklerini daha da güçlendirmek yer almaktadır. Bu sayede, afetlerin etkileri en aza indirilerek insanların güvenliği ve refahı daha iyi korunabilir (1,2).
5.SONUÇ
Sonuç olarak,
Türkiye'nin deprem ülkesi olması nedeniyle sürekli olarak deprem riskine karşı dikkatli
ve hazırlıklı olmak durumundayız. Toplum olarak afetlere karşı bilinçli olmak,
afetlere dayanıklı altyapılar inşa etmek ve afet yönetimi konusunda sürekli
iyileştirmeler, geliştirmeler yapmak, depremlerin etkilerini azaltmak ve
güvenli bir yaşam sağlamak önemlidir. İPKB burada sayılanları amaç edinmekle
beraber proaktif bir yaklaşımı benimseyen ihtisas birimidir. Bu amaçlar
doğrultusunda gerçekleştirilen faaliyetler meydana gelebilecek potansiyel
depremlerin neden olabileceği can kayıplarını engellemeyi ve sosyal, ekonomik
ve finansal açıdan olumsuz etkileri azaltmayı hedeflemektedir. İPKB
çalışmalarında; acil durum yönetimi, yapı güçlendirme projeleri ve toplumun
farkındalık düzeyini artırma gibi kritik faaliyetler yürütülmektedir.
Türkiye’nin İstanbul dışı diğer illerinde henüz böyle özel bir birim olmamasına
karşın İPKB'nin başarısı benzer risklere sahip diğer bölgelere de örnek teşkil
etmektedir. Sadece ulusal değil uluslararası düzeyde de benzer çalışmaların
tasarlanması ve uygulanmasında önemli bir model olarak kabul görmektedir. Bu
ders kapsamında deprem adına günlük hayatımda da tespiti yapabileceğim değerli
bilgiler öğrendim ve başta kendim olmak üzere çok sevdiğim yakınlarımı da
bilinçlendirdim. Toplum adına bu konuda üzerime düşen vazifenin ne kadarını
tamamıyla yerine getirdim, net bir şey söylemek zor ama en azından denediğim ve
adım attığım için mutluyum. Bu alanda bana, benimle beraber çevreme katkı da
bulunduğunuz için siz değerli öğretmenime teşekkür ederim.
4.Güner,
G. (2012). Bir Hastane Yapısının Klasik Yöntemle Ve Sismik İzolatör
Kullanılarak Tasarımının Dinamik Yönden Karşılaştırılmasının Yapılması (Doctoral
dissertation, Fen Bilimleri Enstitüsü).
5.ŞENGEL,
H. S., Hakan, E. R. O. L., & YAVUZ, E. (2009). Sismik izolasyon tekniği ve
kullanılışına ilişkin örnek uygulama. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dergisi, 22(2), 165-178.
No comments:
Post a Comment